Satranç eğitiminin, öğrencilerin okuldaki derslerdeki başarısına olumlu etkileri olduğu biliniyor. Satrancın öğrenciye kazandırdığı zihinsel donanım ve düşünme yöntemleri, öğrencilerin diğer dersleri daha kısa zamanda ve daha kolay kavramalarına yardımcı oluyor. Yapılan çeşitli araştırmalardaki bulgular, 35 hafta satranç çalıştıktan sonra, öğrencilerin ders notlarında %18 ile %22 arasında artış olduğunu gösteriyor.
Internet Üzerinden Eğitimin Avantajları Neler?
- Skype üstünden yapılan derslere öğrenci dünyanın herhangi bir yerinden katılabiliyor. Evde, okulda, caféde ya da tatilde olması derslerin akışını etkilemiyor.
- Dersler mekandan bağımsız olduğu için hem öğrenci hem de veli, derse gidip dönmekle vakit ve nakit yitirmiyor.
- Yapılan dersler otomatik olarak kaydediliyor ve öğrenci daha sonra istediği zaman tekrar yapmak için derslere ulaşabiliyor.
- Öğrencinin, verilen ödevlerde takıldıkları yerler ve çalıştığı zaman aralıkları takip edilebiliyor; bu veriler ışığında hata yapılan yerler büyük bir kesinlikle tespit edilerek hızlıca düzeltme yoluna gidilebiliyor.
- Sanal çalışma ortamında bir analiz programının yanında, açılış ve oyunsonu ansiklopedileri de bulunuyor. Analiz programı, öğrenciyle beraber yapılan analizlerin sağlamasını yapmak, hata bulunmadığından emin olmak için, analizin tümü yapılıp bittikten sonra kullanılıyor.
- Özellikle karşılaştırmalı konum çalışmalarında, aynı anda iki, üç ve bazan dört analiz tahtasını yan yana açabilmek açısından çok pratik.
Internet Üzerinden Eğitimin Dezavantajları Neler?
- Satrancı sıfırdan öğrenecek kişilere önerilmez. Çocuklar satrancı mutlaka elleri satranç taşına değerek, hamle yaptıktan sonra satranç saatine basarak öğrenmeli.
- İlkokul birinci sınıfın ikinci döneminden önce önerilmez. Erken gelişen ve/ya okuma-yazmaya daha erken dönemde başlayan çocuklar için istisnalar olabilir.
Satranç Eğitiminden Kimler Yarar Sağlayabilir?
Her öğrenci satranç eğitiminden yarar sağlayabilir. Kişilik yapısına göre öğrencilerden bazıları önlerine hedefler koyup, turnuva satrancında başarıya ulaşmayı seçer. Diğer bir kısım öğrenci ise rekabetten hoşlanmayabilir. Bu durum, genellikle ikinci gruptakilerin satranca mesafeli durmasına yol açar. Her ne kadar ilk gruptaki öğrenci sayısı daha fazla olsa da, ikinci gruptaki öğrencilerin sayısı da azımsanamaz. Can İnce, ağırlıklı olarak ilk gruptaki (sportif başarı hedefleyen ve çok çalışmaya istekli) öğrencilerle çalışıyor, standart satranç eğitimlerinin yanı sıra, turnuvaya yönelik hazırlıkları planlıyor ve uyguluyor, istedikleri başarıyı yakalamalarına yardımcı oluyor.
Bunun yanında, 2019-2020 eğitim öğretim yılında ilk kez, iki kişilik eğitsel satranç gruplarıyla da çalışmaya başlıyor.
Sportif Satranç

Satranç için sıklıkla “spor, bilim ve sanat karışımı bir disiplin” tanımlaması yapılıyor. Satranç, yedi yaşında bir çocukla yetmiş yaşında bir delikanlının rakip olabildiği belki de tek spor ve bu özelliği sayesinde, rekabetten dostluk çıkarma bakımından diğer sporlardan daha avantajlı. Yine de turnuva satrancı, tüm diğer disiplinler gibi rekabetin çok çetin olduğu, çok çalışma gerektiren bir uğraş. Çalışmanın meyvelerinin ancak uzun dönemde alınabildiği bazı diğer disiplinlerden farklı olarak, satranç çalışması kısa ve orta dönemde de ilerlemeyi hissettiriyor ve her oyuncu ne kadar çalışıyorsa, tam olarak o kadar başarılı oluyor. Başarının tanımını hedef belirliyor. Bu hedef “kendini denemek” ya da “şampiyon olmak” olabilir. Önemli olan her zaman elinden gelenin en iyisini yapmak ve centilmence, iyi bir sporcu ve insan olarak, rakibe saygıda kusur etmeyerek mücadele etmek. Hedef belirlendikten sonra yol haritamızı yapıyoruz ve çalışmaya başlıyoruz. Satrancın zekayla bir bağlantısı var ama aslında zekiler iyi satranç oynamıyor; satranç çalışmak insanı daha zeki yapıyor. Her disiplinde olduğu gibi, satranç başarısında da yeteneğin payı %5-10 iken, geri kalan %90-95 ise çalışmayla ediniliyor. Satranççıların sevdiği bir söz var: “Başarı, yalnızca sözlükte çalışmadan önce gelir”.
Rekabetsiz Satranç Yöntemiyle Eğitsel Satranç
Örnek bir “rekabetsiz satranç” oyununu analizleriyle birlikte incelemek için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
FM Ata Seçer – CM Mehmet Kızılkaya – Can ince: Lozan Görüşmeleri Gibi
“Piknik Satrancı”(PS), CM Mehmet Kızılkaya’nın bulup, Can İnce ile birlikte geliştirmiş olduğu bir satranç türevi. Adını, fikrin ilk kez ortaya konduğu bir park toplantısından alıyor. 2015 yılından bu yana geliştirilen PS, dünyanın en çok satan satranç dergisi olan “New In Chess” dahil, dünyada ve ülkemizde bir çok yayında yer aldı ve yönteminin özgünlüğü ile dikkat çekti. Oldukça basit gibi görünen ancak bir o kadar vurucu bir ana fikir üstüne oluşturulan PS yaklaşımı, her geçen gün kendine yeni taraftarlar buluyor.
PS’yi Çok Özel Kılan Etmenler Neler?
Normal bir satranç oyunu iki kişi arasında oynanır ve taraflar sırayla hamle yaparlar. PS ise tek sayıda (çoğunlukla üç, bazan beş ya da yedi) oyuncuyla oynanıyor. A oyuncusu beyazla hamle yapıyor, B oyuncusu siyahla ve sonra C oyuncusu yine beyazla oynuyor. Böylece tur tamamlandığında, A oyuncusu ikinci hamlesini bu sefer siyahlarla yapmak durumunda oluyor. Her oyuncu konumu hem beyaz hem de siyahla oynadığından, oyunun sonunda kazanan ya da kaybeden olmuyor. Oyunun amacı, oyuncuların bir takım (ya da orkestra) olarak çalışarak, konumu en iyi şekilde geliştirmeleri.
PS oyunu sırasında konuşmak ve analiz yapmak serbest, satranç motoru (bilgisayar) kullanmak yasak. Her oyuncu konum hakkında fikir bildirebilir ve hamle önerebilir. Hamle hakkındaki son kararı, sıradaki oyuncu veriyor. Oyunculardan biri, çok kötü olduğu açıkça belli olan bir hamle yaparsa, nitelikli çoğunluk kararıyla (2/3 ya da 4/5, 5/7 oyuncu) hamle geri alınabiliyor.
PS oynamak, üst düzey satranççılar için de eğlenceli olduğu kadar, bir eğitsel yöntem olarak da dikkat çekiyor çünkü:
- Normal satrancın aksine, PS’yi oyun güçleri birbirinden çok farklı oyuncular bir arada oynayabiliyor. Görece zayıf oyuncu (ya da öğrenci) hatalı bir hamle yapmaya hazırlandığında, diğer oyuncular tarafından hatası hemen açıklanabiliyor ve öğrenci de, çalışılan konuma özgü dinamikleri pratik olarak çok daha iyi kavrama olanağına kavuşuyor.
- PS rekabet içermiyor. Oyuncular, kaybetme korkusu ya da kazanma hırsı kaynaklı baskı ve gerilimden arınmış olarak oynuyorlar. Bu da oyuncuların, satrancın gerçek doğasını ve çalışılan konumun özelliklerini anlamaya yoğunlaşmalarına olanak tanıyor.
- PS oyununda “rakipler” değil, “takım” olduğu için öğrenciler;
- kolektif düşünebilme,
- ortak fikir üretebilme,
- önerilen fikirleri doğru değerlendirebilme,
- problemleri kolektif çabayla çözebilme,
- problem çözme yöntemlerine hakim olma,
- takım içinde doğru yöntemlerle ve sonuç odaklı tartışma,
- kendini düzgün ifade edebilme
olarak sıralayabileceğimiz, günlük yaşamda da sıkça gereksinim duyacağı zihinsel becerileri kazanıyorlar.
Piknik Satrancı resmi web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.